Bu dönem çocuğun akademik başarı ve rekabet içinde olduğu annenin yerine öğretmenin otorite figürü olarak geçtiği ve çocuklar arasında önemli çatışmaların olabileceği bir dönemdir. Bu dönemde çocuk kendisini büyük görme hevesi içindedir ve hem cinslerle ilişki ön plana geçmiştir.
Sınırlar , çocukların hem kendilerini hem de yaşadıkları ortamı kavramalarını sağlar; onlara keşif ve öğrenme fırsatı sunar. Çocuklar yaşadıkları ortamın kurallarını anlamak isterler.
Alt ıslatma, çocukların kuru kalmaları gereken 4 yaşından sonra gece veya gündüz idrar kaçırma problemidir. Genetik sebepler ağırlıklı olmakla birlikte bazı fizyolojik etmenlerinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Anne, baba veya çocuğun bakımı, sağlığı ve korunmasından sorumlu kişilerin giriştiği veya girişmeyi ihmal ettiği eylemler sonucunda çocuğun her türlü fiziksel, ruhsal, cinsel veya sosyal açıdan zarar görmesi,
Dışkı kaçırma her 100 çocuktan birinde görülen özellikle de erkeklerde sıklığı daha fazla olan hem fizyolojik hem de ruhsal bir rahatsızlıktır. Genellikle alt ıslatmaya göre uyumsuzluğun daha fazla olduğu bir durumdur. Dört yaşından sonra ve ilkokul yaşlarında görülmesi önemli ruhsal bozuklukların varlığını belirtir.
Çocuklar çoğunlukla kayıp karşısındaki tepkilerini ailelerindeki yetişkinlerden öğrenirler. Çocuklar başkalarının sıkıntılarından ve üzüntülerinden etkilenerek kendilerini korkmuş ve güvensiz hissedebilirler. Biraz daha sevgiye, desteğe ve günlük rutinlerin düzenlenmesine ihtiyaçları vardır.
Öfke engelleme ve korku karşısında ortaya çıkan bir tepkidir Belirli bir sınır içinde öfke, karşılaşılan engeli aşmak, hoş olmayan durumdan kurtulmak için gerekli tutum ve davranışta bulunma olanağı sağlar.
Çocukta dikkat kusuru özellikle eğitim hayatının başlamasıyla belirgin hale gelir. Okul öncesi dönemde de her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan bu çocuklar, oyuncaklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra onları parçalamayı tercih ederler.
Farklılıklar dünyamızı zengin ve ilginç kılan şeylerdir ama çocuklar için farklılıklar korkuya, rahatsızlığa ve özsaygı eksikliğine sebep olabilir. Başkalarına ve kendilerine duydukları saygıyı geliştirmeleri için herkesin farklı ve özel olduğunu öğrenmeleri gerekir.
Aslında her çocuğun hareketli olması beklenir. Çocuk koşar, düşer ve gürültü çıkararak oynar. Bunların hepsi doğal karşılanabilir. Ancak DEHB’da ise çocuğun hareketliği aşırıdır ve yaşıtlarıyla kıyaslandığında farklılık hemen anlaşılır.
Çocuklarda görülen; yineleyici, istem dışı, amaca yönelik olmayan, ancak baskılanabilen göz kırpma, burun çekme, boğazını temizleme gibi garip hareket ve ses çıkarmalar, tik olarak adlandırılırlar.
Tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların %33 de tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer.
Doğumdan itibaren anne ve babasına tek başına sahip olan ilk çocuk kardeşin gelmesiyle birlikte tek ve özel olmayı kaybetme duygusunu yaşayabilirler.
anne, baba ya da çocuğun diğer bakım verenlerinden ayrılmaya ilişkin bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuk bağlandığı kişiden gerçek dışı olarak kopacağına tekrar bir araya gelemeyeceğine inanır. Ağlama, öfkelenme okula gitmeme isteği olarak da ortaya çıkar.